İnsanlar günler geçtiğinde geçmişin değerini çok daha farketmeye başlıyorlar. Çünkü en güzel anılar çocukluk ve gençlik yılların da yaşanıyor. 25-30'lu yaşlardan sonra birçok aktiviteden el ayak çekilince monoton bir hata giriş yapıyorlar. Haliyle bu monotonluk insan pekte lezzet vermiyor. Bir diğer etken de gün geçtikçe el emeği ile yapılan (yiyecek, eşya, sanat vs.) popüler kültürün getirdiği hızlı tüketim sayesin de emek vermeden yapılmaya, değersizleştirilmeye başlaması sebeptir.
İşte size o yozlaşmamış, değeri bugünkü kadar yitirilmemiş olan 90'lı yıllardan benim ve 90'lı yıllarda yaşamış sizlerin anıların da hoş anılar bırakmış şeyleri bu yazıda paylaşmaya çalışacağım. Kimi benim eklediğim anı, kimi başkalarının derlediği anıları tek bir sayfada toplamaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz. Sizlerde 90'lar anılarınızı yorum yazarak belirtmeyi sakın ihmal etmeyin. Bu arada fotoğrafların üzerine tıklayarak büyültebilirsiniz. Bu anıları kaynak belirterek dilediğiniz yerde paylaşabilirsiniz.
[caption id="attachment_4110" align="alignnone" width="700"]
Manyetik bileklik furyası: Şehir hayatında ve hızla elektronikleşen ev yapısında vücutlarındaki elektriği alıp sinirleri rahatlattığını iddaa eden manyetik bileklik. Tanıtımlarında anlatım yapanlar ondan bir uzay aracında var olan özelliklerden varmış gibi bahsederlerdi.[/caption]
[caption id="attachment_4019" align="alignnone" width="700"]
Bayram geldiğinde bakkalar böyle patlayıcılarla dolardı. Torpil, füze, kız kaçıran, çatapat. Torpili ya bir tuğlanın içine koyar yada cıvık sulu çamurların içine sokard patlatırdık. Adeta bir mayın tahribatı gibi etrafa çamurlar saçardı.[/caption]
[caption id="attachment_4018" align="alignnone" width="700"]
Çatapat - Düğünlerin kına gecelerinin bayramların eğlencesi. Adı gibi çatır çatır ses çıkarırdı. Torpil ve füzenin baş ekürisiydi. Normalde çocuklara satılması yasak olsa da hiçbir bakkal dinlemedi bunu.[/caption]
[caption id="attachment_4017" align="alignnone" width="700"]
Oyuncak araba - Çoğumuzda plastiklerinden olsada bazılarımızda böyle oyuncaklar vardı. Sırf o arabayla oynayabilmek için onlara gider ve arabayı bizede oynatana kadar sabırla beklerdik.[/caption]
[caption id="attachment_4016" align="alignnone" width="700"]
Sakız kutularından çıkan lego parçaları ile birşeyler yapmak.[/caption]
[caption id="attachment_4015" align="alignnone" width="700"]
Bizim yerli oyuncağımız topaç ve uzakdoğulu rakibi yoyo. Kendini zengin göstermek isteyenler bununla oynardı topaç yerine yoyoyu tercih ederdi.[/caption]
[caption id="attachment_4014" align="alignnone" width="700"]
Taso - Asıl ortaya çıkışları 1992'lere kadar uzanır. Uzay cipslerinden çıkan sevimli kahramanlar figürlü tasolardır. Çıtlatarak yada üzerine çarparak oynardık. Sonraları işi bozdu.[/caption]
[caption id="attachment_4013" align="alignnone" width="700"]
Şak Şak - Çevirdikçe bir birine çarpan topları saatlerce çevirirdik. Çoğu zaman da çevirirken toplardan birinin tepede tutmaya çalışırdık.[/caption]
[caption id="attachment_4012" align="alignnone" width="700"]
Uçan pervane - Bir dönemin en favori oyuncaklarındandı. Çevirmeye çalışırken dandik kenarları yüzünden elimizi kestiğimizde olurdu.[/caption]
[caption id="attachment_4011" align="alignnone" width="700"]
Üflemeli plastik uçan top oyuncağı, az rekor denemesi yapmadık.[/caption]
[caption id="attachment_4010" align="alignnone" width="700"]
Kara Şimşek - Naylondan oyuncak araba. Annemiz pazara giderken ağlaya ağlaya peşine takılır bu arabaları alması için ona yalvarırdık.[/caption]
[caption id="attachment_4109" align="alignnone" width="700"]
Her bisiklet sahibi çocuk inşaat diplerin de, mıcır ve toprak yollarda gezmek zorundaydı. Haliyle sürekli patlayan lastiğinide kendisi kaynak yapardı. Bir şambrelde 9-10 yama görmek muhtemeldi. Bu yüzden lastikler bombeli olurdu.[/caption]
[caption id="attachment_4009" align="alignnone" width="700"]
Amerika ve Avrupalıların legosu varsa, bizimde mandallarımız var.[/caption]
[caption id="attachment_4008" align="alignnone" width="700"]
Dondurma atar dondurma - Bir ipe bağlı ondurmasını fırlatarak bizleri eğlendirmeye yeterdi.[/caption]
[caption id="attachment_4007" align="alignnone" width="700"]
Boncuk atar tabancası, bizim için en teknolojik oyuncak tabanca oydu.[/caption]
[caption id="attachment_4006" align="alignnone" width="700"]
Bizim hiç Nerf'ümüz olmadı, bizim için asıl tabanca buydu. Su tabancası.[/caption]
[caption id="attachment_4005" align="alignnone" width="700"]
Mantar tabancası - Yakından dvurulduğunda gerçekten çok can yakardı. Mantarı az nemlendimi patlamazdı. Biz de alternatif olarak tabancadan çıkarır içine küçük bir taş koyup büyük bir taşla ezerek patlatırdık.[/caption]
[caption id="attachment_4004" align="alignnone" width="700"]
Su sıkan yüzük - Kanka yüzüğüm nasıl şakasını az yemedik. Gördüğüm herşey de sanki ilk defa görüş gibi heyecanlanmayı seviyordum yaaa.[/caption]
[caption id="attachment_4003" align="alignnone" width="700"]
Stres Yayı - Adı stres yayı olsada pek de stres giderdiği yoktu. Aksine, biribirine dolaşıp çözmeye uğraşıncak strese sebep olurdu. Ancak rengarenk güzel bir oyuncaktı.[/caption]
[caption id="attachment_4002" align="alignnone" width="700"]
Vampir Diş - Çocukluğumuzun korkunçlu oyuncaklarındandı. Plastik olduğundan hijyenik de değildi. Hele de ağızdan ağıza dolaşması hijyeni sıfıra indiren bir etmendi. Tek satıldığı gibi sakız kutularının içerisinden de çıkardı bu dişler.[/caption]
[caption id="attachment_4001" align="alignnone" width="700"]
Solo Test - Bir zeka oyunu daha. Ama bu tetrise göre manuel kalıyor. Bir de yanında zekanı gösteren bir tablo vardı. Herkes bir tane boncuk bırakmaya çalışıp dahil olmak isterdi.[/caption]
[caption id="attachment_4000" align="alignnone" width="700"]
Baloncuk çıkartma oyuncağı[/caption]
[caption id="attachment_4108" align="alignnone" width="700"]
90'larda çocuk olunurda bisikletsiz olunur mu?: BMX, Pinokyo ve Kontra bisiklet.[/caption]
[caption id="attachment_3999" align="alignnone" width="700"]
Balık tutma oyunu - Bunların tek havuzluları olduğu gibi 3-4 havuzluları da vardı. Bir nesle olta atmayı öğretti. Oltaların ucundaki mıknatıs balıkların açılıp kapanan ağızlarındaki metale denk geldi mi balık senin demekti.[/caption]
[caption id="attachment_3998" align="alignnone" width="700"]
Kısaca 90'larda çocuklar oyun oynamak için eve kapanmaz, günün tamamını sokakta geçirirdi. Akşam ezanıyla da evine dönerdi.[/caption]
[caption id="attachment_3997" align="alignnone" width="700"]
Sinek arabası peşinden koşmak. Hiçbir aşkın peşinden koşmadık sivrisinek aracının peşinden koştuğumuz kadar. Duman içinde biririmizle çarpışan mı dersin, o zamanlar toprak sokaklar olduğu için taşa çukura takılıp bir taraflarını yaralayanlarmı dersin hey gidi hey.[/caption]
[caption id="attachment_3996" align="alignnone" width="700"]
90'larda araban olsa bu kadar eğlenmezdin herhalde. Kısaca 90'larda eğlenmek için, oyun oynamak için bir taşın bile olsa yeterdi, tadından da yenmezdi.[/caption]
[caption id="attachment_3995" align="alignnone" width="700"]
Misket, namı diğer bilye oyunu. Üçgen, kuyu, dizmece, kafa karış. Oynamaktan işaret parmağının içi ile başparmaypının tırnağı çürümeden olmaz. Heleki kışa denk geldiği için eller soğuktan çatlardı bu oyun yüzünden.[/caption]
[caption id="attachment_3994" align="alignnone" width="700"]
İsim-Şehir: Ama asıl okul oyunu budur. Özellikle boş derslerin vazgeçilmezidir.[/caption]
[caption id="attachment_3993" align="alignnone" width="700"]
Para futbolu, erkeklerin boş derslerde ve teneffsülerde vazgeçilmez oyunudur. İp oyunu, kızlarda bir araya geldiklerin ellerindeki bu şekli bozmadan karşısındaki kişiye aktarırlardı.[/caption]
[caption id="attachment_3992" align="alignnone" width="700"]
Anneeeee, 500Bin atsanaa![/caption]
[caption id="attachment_3982" align="alignnone" width="700"]
3 taş, 9 taş ile satrançın kralını oynardık. 5 taş ile sirkçilere taş çıkarırdık.[/caption]
[caption id="attachment_3983" align="alignnone" width="700"]
7 taş, kuka gibi oyunlarla yakalanmadan taşları yere dizmeye çalışırdık. Geceleyin saklambaç tadını doyasıya yaşar
ve simiiiiiit diye bağırarak birilerini nefesimiz tükenmeden ebelemeye çalışırdık.[/caption]
[caption id="attachment_4107" align="alignnone" width="700"]
90'larda bir aklıevvel bazı kişiler "Dinozorları geri getiremedik bari civcivleri boyayalım" dedi ve 90'ların geri zekalı furyalarının en aptalcası, en acımasızı çıktı ortaya: Renkli Civcivler.[/caption]
[caption id="attachment_3984" align="alignnone" width="700"]
Bilyalı - Türk işi kaykay. Çeşit çeşit bilyalı geliştirilmişti mahallelerde. Kimisi düz, sade, kimisi
direksiyonlu. Babası marangoz olan çocuklar bildiğin araba şeklinde bile yaptırırdı.[/caption]
[caption id="attachment_3985" align="alignnone" width="700"]
Varil kapaklarını tutan çemberleri yuvarlar, lastikçiden aldığımız eski lastikleri iterdik. Parası olanlar ise çın
çın tekerler sürerdi. Bir neslin önüne bakmadan yürümeme alışkanlığının sebebi oyuncak. Eğer elinde bu varsa yolda durmadan buna bakardın. Bir de zili vardı. TEkerlek hareket ettikçe çalıp dururdu.[/caption]
[caption id="attachment_3986" align="alignnone" width="700"]
Yerden yüksek ve körebe oyunlarını oynar sekseke ise doyamazdık.[/caption]
[caption id="attachment_3987" align="alignnone" width="700"]
Ne dikişli mikasa ne de nike, bizim için varsa yoksa plastik top, her köşe başında satılır, bir çocuğun harçlığı ile bile satın alınabilirdi.[/caption]
[caption id="attachment_3988" align="alignnone" width="700"]
Mahalle futbolu: Her boş arsa ve soksk birer futbol sahasıydı, biri irlerinden iki tane taş buldunmu maç başlıyor demektir. Sabah başlayan maçlar geç saatlere kadar devam ederdi. Her sokak ayrı mahalle sayılır ve kıran kırana derbi maçlar yapılırdı hergün.[/caption]
[caption id="attachment_3989" align="alignnone" width="700"]
Uzun eşekte eğer atlayan taraf değilsen bulunmak isteyeceğin en iyi yer yastık olmaktı. Yakar topuda o balonumsu lastik top ile oynamaya çalışırdık.[/caption]
[caption id="attachment_3990" align="alignnone" width="700"]
Bu çocuğun ne yaptığını anlamayan küçüklüğünde çok şey kaçırmış demektir. Bilenler cevabnı yorum olarak çoktan yazdı bile.[/caption]
[caption id="attachment_3991" align="alignnone" width="700"]
Seyyar salıngaçlar. Bu varsa lunaparka ne gerek var.[/caption]
[caption id="attachment_4106" align="alignnone" width="700"]
Yüksek tabanlı ayakkabı.[/caption]
[caption id="attachment_4105" align="alignnone" width="700"]
Mahalle bakkalının demirbaşı kolonya pompası. Şimdiki gibi 3 kuruşa 5 gün kalıcı parfümler yokken bu vardı.[/caption]
[caption id="attachment_4104" align="alignnone" width="700"]
Mercimekten ayrana her derde deva manuel çırpıcı. Almanlar misker makinesini yıllar önce bulsada, biz hala bunu kullanıyorduk.[/caption]
[caption id="attachment_4103" align="alignnone" width="700"]
Her erkek çocuğunun yıllar boyu traş edildiği manuel makine. Saç çekmesiyle meşhurdur.[/caption]
[caption id="attachment_4102" align="alignnone" width="700"]
Çıkardığı sesle evreni bile içine çekebilecekmiş hissi veren süpürge. Çalıştığında kendi sesinizi bile duymazdınız. Belki fiyatta iphone'la yarışabilirdi.[/caption]
[caption id="attachment_4101" align="alignnone" width="700"]
Halay çekebilen ve aynı zamanda çamaşır yıkayabilen makine. O zmaanlar eli alçıda olan bir çocuğun elini mardanesine kaptırmış olma ihtimali çok fazlaydı. Ayrıca yayık olarak kullanılabiliyordu.[/caption]
[caption id="attachment_4100" align="alignnone" width="700"]
Amerikan kovboy filmlerinden esinlenen sallanan sandalye oldukça rağbet görmüştü.[/caption]
[caption id="attachment_4099" align="alignnone" width="700"]
Çekyatlı ve koltuklu vitrin: Herhalde hiçbir ev eşyası onun kadar çok amaçlı olmadı.[/caption]
[caption id="attachment_4098" align="alignnone" width="700"]
Şehir hayatına geçiş simgeleri: Yemek masası ve hiç kullanılmayacak eşyaların sergilendiği yer olan vitrin.[/caption]
[caption id="attachment_4097" align="alignnone" width="700"]
Neredeyse bütün ülkede bulunan numaralı kapı tokmağı[/caption]
[caption id="attachment_4096" align="alignnone" width="700"]
Altın Rehber: 118'li numaraların atası[/caption]
[caption id="attachment_4095" align="alignnone" width="700"]
Soldaki iki tane normal jeton, sağdaki ide sınırsız kapasiteli jeton. Ne işe yaradığını 90'dan sonrakiler bilmesede olur ;)[/caption]
[caption id="attachment_4094" align="alignnone" width="700"]
Eskiden en çok kullanılan yapılardan biri işte karşınızda, şimdi ise yağmurdan korunmak için kullanılıyor.[/caption]
[caption id="attachment_4093" align="alignnone" width="700"]
Duracel yokken Eveready 9 canlı piller vardı, bir de kivi kağıt piller vardı.[/caption]
[caption id="attachment_4092" align="alignnone" width="700"]
Negatif Film - Fotoğraf çeken cep telefonlarının sürekli var olduğunu sanmayın, eskiden fotoğraf için bu filmler kullanılırdı.[/caption]
[caption id="attachment_4091" align="alignnone" width="700"]
Kalemle kaset sarmak - Parnağını kasete kaptıran çocukların dev icadı. Bu dönemin çocukları zamanlarının büyük bir kısmını bununla uğraşarak harcardı. Belki ileride konusu tez bile olur.[/caption]
[caption id="attachment_4090" align="alignnone" width="700"]
Karışık Kaset[/caption]
[caption id="attachment_4089" align="alignnone" width="700"]
Sony Wlakman kaset çalar - aslında çıkışı 70'lerdir ama 90'lar onun son popüler olduğu anlardı. Yerini iPod, telefon falan aldı.[/caption]
[caption id="attachment_4088" align="alignnone" width="700"]
Yeni nesil bu aleti bir kimyasal saldırı aracı yada hackerlara özel sanabilir. Aslında yanılmıyor olabilirler. Çünkü bu çevirmeli telefonla hügo oynamaya çalışanlar vardı.[/caption]
[caption id="attachment_4087" align="alignnone" width="700"]
Mantar gibi çoğalan çarpık yapılar. O kadar hızlı yapılaşma oluyorduki birkaç ay semtten ayrılsanız döndüğünüzde tanınmaz vaziyette bulabiliyordunuz.[/caption]
[caption id="attachment_4086" align="alignnone" width="700"]
Gazetelerin promosyon rüzgarına temizlik malzemeleride kapılmıştı. İçinde küpe, kolye, bilezik gibi promosyonlar çıkan deterjanlar bile vardı.[/caption]
[caption id="attachment_4085" align="alignnone" width="700"]
Evimizde Britanica, Meydan Larusse, Grolier Americana gibi dev bilgi kaynağı ansiklopedileri bulundurmak kültürlü görünme fırsatıydı. Hemen her gazete kuponla bunları dağıtırdı.[/caption]
[caption id="attachment_4084" align="alignnone" width="700"]
A Takımı, Alfte çok sevilirdi. Ama sanırım ülkemizdeki tv kanallarında illuminatinin öncüsü boynunda taşıdığı yahudi şimal yıldızıyla A takımının Mr. T. oldu herhalde.[/caption]
[caption id="attachment_4083" align="alignnone" width="700"]
Terminatör 2 ve Jurassic park dönemin en ses getiren aksiyon sinemalarından olmuştu.[/caption]
[caption id="attachment_4082" align="alignnone" width="700"]
Küçük Onur ve Küçük İbo, 90'karda patlayan çocuk yıldızların öncüleri, Onur'un sesi İbo'dan daha iyiydi ama İbo'nun dizisi kadar tutmayınca akıllarda ondan az kaldı.[/caption]
[caption id="attachment_4081" align="alignnone" width="700"]
Kaygısızlar, sadece eleman, kültigin ve tayfası bile oynasa fazlasıyla izleyici toplayabilecek bir diziydi. Ülkemizdeki en büyük absürd komedi yapımlarından.[/caption]
[caption id="attachment_4080" align="alignnone" width="700"]
Abartının zirve yaptığı Sadettin Teksoy, Teksoy görevde programını da unutmamak lazım. Anadoluyu gezerek oralardaki sıradan olayları sansasyonel şekil de sunarak reyting kapardı.[/caption]
[caption id="attachment_4079" align="alignnone" width="700"]
Barış Manço ile 7'den 77ye gibi çok seviyeli bir TalkShow programını izlerken, Mehmet Ali Erbil ile Kanal 6'da yayına giren rezil programların başlangıcı sayılan kalesinde emekli GS'li kaleci Smoviç'li Gol Şov.[/caption]
[caption id="attachment_4078" align="alignnone" width="700"]
TRT BOB Ross resim sevinci programı - Onun sayesinde ülkemizde resim yapma sanatı ne kadar ilerledi bilinmez ama herkese acaba bir sulu boya seti alsam bende böyle resimler yapabilirmiyim dedirtmiştir herhalde.[/caption]
[caption id="attachment_4077" align="alignnone" width="700"]
Tsubasa - 90'larda en çok sevilen futbol konulu animeydi. Nankatsu'da forma giye Tsubasa ile en büyük rakibi Hyuga'nın çekişmeleri çok heyecanlı olurdu. Japonlara futbolu sevdirmek için yapılsada ençok ülkemizde sevildi herhalde. En dikkat çeken yanı bitmeyen bombeli saha.[/caption]
[caption id="attachment_4076" align="alignnone" width="700"]
He-man, Ninka kaplumbağalar, sevimli kahramanlar öne çıkan çizgifilmler olsada, TRT tarafında bazı kısımları ülkemizde çekilen susam sokağı herhalde ilk çizgi film türevi yapıt sayılabilir.[/caption]
[caption id="attachment_4075" align="alignnone" width="700"]
TRT'nin açılmasını beklemek - Bu haliyle bile dakikalarca izleniyordu.[/caption]
[caption id="attachment_4074" align="alignnone" width="700"]
Kupon furyasının diğer yüzü o kadar abartılmıştıki kuponlardan dolayı gazete fiyatları 5-6 kat artmıştı. çare olarak ayrı ek gibi satılmaya başlandı. İçinde kaçırdığın kuponları bile telafi eden ek kuponlar vardı.[/caption]
[caption id="attachment_4073" align="alignnone" width="700"]
Gazete kuponu biriktirerek birşeyler almak. Arcopal, Mega Kupon, Akai, Meydan larus derken büyükdük gitti.[/caption]
[caption id="attachment_4072" align="alignnone" width="700"]
Tüplü televizyon - Avrupa da uzaktan kumandalısı çıkalı çok olmuştu ama bizler hala düğmelilerinin kullanıyor, siyah beyaz izliyorduk babamızın acanslarını.[/caption]
[caption id="attachment_4071" align="alignnone" width="700"]
Değdiği yerini kaşındıran ve acıtan ısırgan otu.[/caption]
[caption id="attachment_4070" align="alignnone" width="700"]
Çoluk çocuğun canı çeksin diye masanın üstüne konmuş plastik meyveler.[/caption]
[caption id="attachment_4069" align="alignnone" width="700"]
Her ne kadar sürekli gazoz içme bütçemiz olmasa da, kahvehane diplerine gidip oradaki ezilmemiş kapakları biriktirmek pul koleksiyonculuğundan daha önemli olsa gerek.[/caption]
[caption id="attachment_4068" align="alignnone" width="700"]
Yerken ağzımızı burnumuzu kırmızı yapan, çoğunlukla elmasını yemeden attığımız bu yiyecek bence gelmiş geçmiş en başarılı çocuk yiyeceği. (Pek de tarih olacağını zannetmiyorum)[/caption]
[caption id="attachment_4067" align="alignnone" width="700"]
Sizler Falım, Vivident vs. hatırlıyor olabilirsiniz ama onlar yokken Özcn Minti, Turbo Tipitip, Bigbabol vardı.[/caption]
[caption id="attachment_4066" align="alignnone" width="700"]
Sulugöz Sakız - Çocukluğumuzun hatırladıkça gözlerimizi yaşartan sakızı sulugöz, yine gözlerin nemlendi değil mi anılardan.[/caption]
[caption id="attachment_4065" align="alignnone" width="700"]
Capri-Sun - Önce hüplet sonra gümlet reklamıyla fenomen olan içecek. Meyve suyu kutusu şişirip patlatmak.[/caption]
[caption id="attachment_4064" align="alignnone" width="700"]
Oralet - 70'lerde namı diğer Oralet Osman'la meşhur olan oralet 90'larda da hala en popüler toz içeceklerdendi.[/caption]
[caption id="attachment_4063" align="alignnone" width="700"]
Kristal Kola - İhlas grubunun ülkemizde ilk defa denene kolasıydı, belki hala satılan yerler vardır. Bence cola Turka onun kadar hiç popüler olmadı.[/caption]
[caption id="attachment_4062" align="alignnone" width="700"]
Bixi Cola - Kutu kola kültürünün Türkiye'deki ilk temsilcisi de diyebiliriz kendisine. RC Cola - İngilizlerin kolası, bence tadı koka koladan çok daha iyiydi.[/caption]
[caption id="attachment_4061" align="alignnone" width="700"]
Elvan Gazoz - 1970'li yılların en sevilen gazozuydu elvan. 1990'lı yıllara kadar en popüler gazoların başında gelirdi.[/caption]
[caption id="attachment_4060" align="alignnone" width="700"]
Meybuz: Annelerimiz "yeme hasta olacaksın" diye bize kızsa da vazgeçilmez bir tadı vardı. Bazı bakkallar sağlıklı meybuz geldi diye afişler bie asardı.[/caption]
[caption id="attachment_4059" align="alignnone" width="700"]
Leblebi Tozu - Beyaz küçük naylon torbalarda yada böyle kutularda satılırdı genelde. Ağzımıza alıp veya pipetle çekip birbirimize üflerken öksürüklere boğardı bizi. Kaç kere boğulma tehlikesi bile geçirdiğimizi unutmuşuzdur.[/caption]
[caption id="attachment_4058" align="alignnone" width="700"]
Ülker Badem Kraker - Krakerlerin öncüsü sayılır. Eti'de ABC ile misilleme yapmıştı. Eti Abc - Önce kelime yazıp sonra mideye indirilen krakerler.[/caption]

[caption id="attachment_4057" align="alignnone" width="700"]
YaySat ve Star gazete eşliğinde dağıtılan Pringles sırası bekleme. Okulda her ilk orta okul çocuğunun elinde görebilirdiniz. Ülke isanını Pringles'la tanıştıran Cem Uzan, Promosyonda çığır açtı adam!!![/caption]
[caption id="attachment_4056" align="alignnone" width="700"]
Teras Cino Çikolata - 90'lı yılların en popüler çikolatalarından biriydi portakal aromalı olanı çok popülerdi.[/caption]
[caption id="attachment_4055" align="alignnone" width="700"]
Bonibon, çanta da cepte bonibon, kakaolu draje bonibon sloganıyla tanınan şekerleme. Renkli renkli içi çikolatalı drajeler! Hmmmm en sevdiklerimden bir tanesiydi. Özellikle emerek çok iyi oluyordu.[/caption]
[caption id="attachment_4054" align="alignnone" width="700"]
Yumiyum - Şimdiki tofitanın eski hali, daha doğrusu atası diyebiliriz kendisine.[/caption]
[caption id="attachment_4053" align="alignnone" width="700"]
Diş Şekerlemeler: 2 tane alır altlı üstlü dişlerimize monte etmeye çalışırdık. Gerçeğe yakın renginden dolayı iğrenç gibi görünsede tadı çok iyiydi.[/caption]
[caption id="attachment_4052" align="alignnone" width="700"]
Osmanlı Macunu - Bakkallarda satılmadığı için az mı yolu gözlenirdi. Satıcının sesini duyulan anda hop koşulurdu sokağa. Gerçi satıcıların ne dediği pek anlaşılmazdı.[/caption]
[caption id="attachment_4051" align="alignnone" width="700"]
Sırf şeklinden dolayı popüler olmuş sıradan bir şeker. Bize pazarlamanın ne kadar önemli olduğunu gösteren en önemli örneklerden bir tanesi.[/caption]
[caption id="attachment_4050" align="alignnone" width="700"]
Düdüklü şeker - Annemin hep "zır zır öttürmeyeceksen söz alırım dediği şekerdi kendisi. (Öttürmeyince de tadı çıkmazdı ki. Öttürülürdü.)[/caption]
[caption id="attachment_4049" align="alignnone" width="700"]
Çubukla yemesi hem eziyetli hem de zevkli çokokrem[/caption]
[caption id="attachment_4048" align="alignnone" width="700"]
Ülker Çokomel - Önce çikolatası ve kreması emilerek yenir, sonra bisküvisine gelinirdi, hepsi bitince tırnağımızla yırtmadan kabını dümdüz açmaya çalışırdık.[/caption]
[caption id="attachment_4047" align="alignnone" width="700"]
Bir nevi kahinlik gibi bir şeydi. Bir dönem zamane çocukları bedava cips yemekten başka birşey yiyemez olmuştu. Bunun bir de kola kapağı bevala olanı vardı ki, o da tadından yenmezdi.[/caption]
[caption id="attachment_4046" align="alignnone" width="700"]
Aydede Bisküvi - Ay şeklinde gülen güzel bir bisküvi, çok tatlıydı be.[/caption]
[caption id="attachment_4045" align="alignnone" width="700"]
Altın paralı çikolata. Renginden dolayı gerçek altınımız var sanıp yemeye kıyamazdık. Fakat dayanılmaz tadının kurbanı olurdu yinede.[/caption]
[caption id="attachment_4044" align="alignnone" width="700"]
Karne: Tabikide o zamanlar elle yazılırdı, o yüzden 1'leri düzeltmek kolay olurdu :)[/caption]
[caption id="attachment_4043" align="alignnone" width="700"]
Tebeşi: İnsanın kaşındıran tozlu yapısının yanı sıra en çok tahtadan çıkardığı iç gıcıklayan tiz sesi ile hatırlarız.[/caption]
[caption id="attachment_4042" align="alignnone" width="700"]
İçinde yüzyıllık ilçalar bulunan ecza dolabı[/caption]
[caption id="attachment_4041" align="alignnone" width="700"]
Kokulu arı maya silfisi, o muhteşem kokusunu buradan bile alabiliyorum.[/caption]
[caption id="attachment_4020" align="alignnone" width="700"]
Atari oyun salonları- Street Fighter, mustafa, uzay oyunu, daha birçoğu. TEk jetonla oyun bitirmeye çalışmanın hazzı.[/caption]
[caption id="attachment_4040" align="alignnone" width="700"]
Gene bir iş eğitimi dersi eseri, kozalak boyama[/caption]
[caption id="attachment_4039" align="alignnone" width="700"]
Okulda okuduğumuz ilk çizgi roman "hikaye :)"[/caption]
[caption id="attachment_4038" align="alignnone" width="700"]
Fasulye, abaküs ve leblebi yazan hesap makinesi, matematik dersinin vazgeçilmezleri.[/caption]
[caption id="attachment_4037" align="alignnone" width="700"]
İş eğitimi dersin birbirinden çirkin çim adamları yetiştirirdik.[/caption]
[caption id="attachment_4036" align="alignnone" width="700"]
Küme biçimde sıralar: Birkaç haftalık plan dahilinde yapılan küme çalışmaları.[/caption]
[caption id="attachment_4035" align="alignnone" width="700"]
Hece Fişleri - Okulun ilk zamanlarında gözümüz gibi baktığımız bu fişler kısa sürede eksilmeye başlardı.[/caption]
[caption id="attachment_4034" align="alignnone" width="700"]
Işıklı ayakkabı - Çoğunlukla birkaç gün giydikten sonra bir tanesinin pili biter yada bozulurdu.[/caption]
[caption id="attachment_4033" align="alignnone" width="700"]
İstisnasız herkese heyevan veren basit enerji aktarma deneyi. Birde kumandalı arabalarımız bozulduğunda motorunu söküp başka yerlere takıp icat yapmaya çalırdık. Ben en çok ucuna pernave takar sıcak havalarda serinlemeye çalışırdım.[/caption]
[caption id="attachment_4032" align="alignnone" width="700"]
El sineması - Bazılarında manzara, bazılarında da çizgi film karakterleri. Ama, büyük çoğunluğu Hac'dan dedelerimiz tarafından getirildiği için Hacc görüntüleri olurdu.[/caption]
[caption id="attachment_4031" align="alignnone" width="700"]
Databank - Elektronik sözlük, bunu alınca İngilizce profesörü olacağımızı sanırdık. Bir keresinde kuponla almaya bile kalktım, kuponları biriktirmeme rağmen hiçbir bayide yoktu alamadım. Daha doğrusu adamların böyle bir ürün verildiğinden bile haberleri yoktu. Bir katekulliye geldik besbelli.[/caption]
[caption id="attachment_4111" align="alignnone" width="700"]
90'larda bilgisayarda oyun dedin mi Fifa99'un, sohbet etmek dedin mi Klavye, Zurna gibi kanallarıyla mIRC akla gelirdi.[/caption]
[caption id="attachment_4030" align="alignnone" width="700"]
TV Kumandalı Casio Saat - Casio saati uzaktan kumanda olarak kullanmak. TV kumandası olarak kullanılan bu saat 90'larda zenginlik göstergesiydi. Benim hiç olmadı ama olanları gördüm, gerçekten işe yarıyordu.[/caption]
[caption id="attachment_4029" align="alignnone" width="700"]
Sanal Bebekler - Herhalde 90ların en teknolojik oyuncakları buydu. Japonlardan dünyaya yayılmıştı. İçinde yer alan bir karakterle herhün ilgilenmeniz gerekiyordu. Eğer ilgilenmezseniz karakter ölüp X oluyordu.[/caption]
[caption id="attachment_4028" align="alignnone" width="700"]
Çarkılefek: 3 ihtimalli bir oyun olmasına rağmen o düğmeye basmaktan usanmazdık. Ayrıca anahtarlığını pantolonumuza takıp dolanmak bir itibar meselesiydi. Birde bunun labirent oyunu vardı. Orada da var olan bir bilyeyi sağa sola ileriye geriye yatırarak çıkış noktasına götürmeye sonra tekrar geri getirmeye çalışırdık.[/caption]
[caption id="attachment_4027" align="alignnone" width="700"]
3D oyuncakların atası. İçinde su olan ve düğmelerle suyu dalgalandırıp aleti sağa sola ileriye geri yatırıp halkaları kazıklara geçirmeye çalışırdık.[/caption]
[caption id="attachment_4026" align="alignnone" width="700"]
Lazer - Bu cihazdan herhalde 2 kişi nefret ediyordu. 1 kediler, 2. ise gece camlarından içeriye tuttuğumuz komşular.[/caption]
[caption id="attachment_4025" align="alignnone" width="700"]
Super Mario - Atari cihazları bazen sadece bu oyunu oynamak için alınırdı.[/caption]
[caption id="attachment_4024" align="alignnone" width="700"]
Hügo - Tolga abiye bağlanıp ev telefonlarımızdan bu oyunda rekorlar kırmaya çalışırdık. Gerçi ben hiç oynamasam da hizlerken oynamış kadar keyif alırdım.[/caption]
[caption id="attachment_4023" align="alignnone" width="700"]
Tetriste uzun çubuğu beklemek - Bu uğurda nice gençler yaşlandı. Nice gençlerin morali bozuldu. Kimse sözlüsünü bu kadar beklemedi.[/caption]
[caption id="attachment_4022" align="alignnone" width="700"]
Evinize koşun Atariyle coşun sloganına sahip atari marka oyun aleti kadar olmasada bu çakma atarilerde bizi fazlasıyla mutlu ederdi. Kaset takıp 9999 in 1 :) adet oyunu saatlerce oynardık. En sevilenler marionun yanı sıra Circus, ormula 1 ve Ördek vurma oyunuydu, birde onun kovboy versiyonuda vardı)[/caption]
[caption id="attachment_4021" align="alignnone" width="700"]
Karakutu (Video Game System) - Kasetli atariler çıkmadan önce kara kutular yaygındı. Bunlara kaset takmaya gerekyoktu. Oyunlar zaten konsolun içindeydi. Ancak birçoğu dandikti. Uçak oyunu oynanırdı genelde. Gemiler vurulur, köprüler yıkılırdı o oyunda.[/caption]
isa koç
Merhaba, ben İsa Koç. 1999dan beri severek aynı zamanda hobi olarak bilgisayar sektöründe çalışmaktayım. Grafik tasarımcı olarak başladığım iş hayatımada E-Ticaret uzmanı olarak devam etmekteyim. devamı...
Vallahi gözlerim yaşardı ya özlemişim o günleri
YanıtlaSil90 lı yıllar en güzeli
YanıtlaSilşimdi teknoloji ilerlemiş benim için 90 li yılların tadını vermiyo ama geride gelmiyo söylenecek çok şey var aslında
O günlere geri dönebilseydim ne iyi olurdu daha başka şeylerde var. Mesela hatırladığım uçan kaz vardı pazar günü saat iki de hiç kaçırmazdım.Perihan abla vardı perşembe günü saat sekizde oluyordu akşamları. Komşuluk vardı pikniğe gidilirdi insanlar birbirinden bu kadar uzak değildi
YanıtlaSilSu anda yasim 30 çok şükür evlendik yuva kurduk ama hil baştan yapmak isterdim evim arabam hepsi yok olsun yeterki o günleeime takrardan döneyim tekrardan çocuk olayim yeterki olsun gercekten
YanıtlaSilÇok güzel bir toparlama olmuş 90lar partisi için aradtırma yapıyordum cok yardımcı oldu sağolun
YanıtlaSilYasim 23 ama hemen hemen hepsini hatirliyorum unuttugumuz birsey daha var sigara kağıdı
YanıtlaSil90yıllar unutulmaz çok güzel günler sımdi hayat daha sıkıcı okadar ımkanlar varkem
YanıtlaSil90’lı yıllar gerçekten çok güzel yıllardı. Keşke o yıllara tekrar geri dönebilsek.
YanıtlaSilO yıllar bir başka güzeldi ya. Keşke hiç büyümeseydik. Şimdi her şey var ama nostalji yok.
YanıtlaSil