Kategori:


Futbolu izlemesini, basketboluda oynamasını severim. Yalnız basketbolda Fenerbahçe'min ve Milli Takımı'mızın maçları olunca en az futbol kadar zevk vermekte. Heleki ülkemizde düzenlediğmiz 2001 Avrupa şampiyonasında tüm kazandığımız maçları hep ucuucuna kazandığımız için maç sonuna dek izleyenlere en üst seviyede adrenalin yaşatmıştı. O zamanlarda diğer avrupa ülkelerine kıyasla takımımızın kalitesi en iyi ihtimalle ilk 8'e girecek kalitedeydi. Ama ülkemizde düzenlenmesi avantajı ile final oynayıp 2. olmuştuk.

Aradan geçen 9 yıldan sonra şimdide 2010 Dünya Basketbol şampiyonasını ülkemizde düzenliyoruz. 28 Ağustos'da (Yarın) 16:00'da Ntvspor'dan yayınlanacak Yunanistan - Çin maçı ile başlıyor. 2001'deki kadromuzun yaş düzeyi 26 seviyesindeydi. Birçoğu Efes, Tofaş ve Ülker ile Avrupa ligleri ve Türkiye liginde çok tecrübe kazanmışlardı ayrıca son yıllarda yetiştirdiğimiz en iyi oyunculardı. Bu şampiyonada ise oyuncularımızın kalitesi dahada üst düzeye çıkmış durumda. Fakat yaş ortalaması 23 düzeyinde, haliyle tecrübeleri biraz daha az.

Şuana kadar yaptığımız hazırlık maçlarında çok acemice hatalar ve oyunlar çıkarttık. Bu beni oldukça endişelendiriyor. Tanjevic'inde milli takımımızın başında olması ayrı bir sıkıntı gibi görünüyor. Takımda en çok güvendiğim 4 oyuncu var. Ersan takımızın dinamosu ve gelecekteki Kobe'si. Oğuz Savaş sayı yapma yeteneğini biraz daha geliştirir ve pota altında daha hareketli durmaya çalışırsa Shaquille O'Neal'ı rahatlıkla olabilir. Ömer Aşık müthiş yetenekli bir uzun. Fizik yapısının zayıf olmasına rağmen Krilenko gibi çok hareketli ve esnek bir oyuncu. Boyalı alanın çizgi bölgesinden sayı yüzdesini dahada geliştirirse kendisi ve Milli takımımız için çok büyük kazanç olucak. Son oyuncuda Semih Erden. Çok istekli, arzulu ve kaybetmeyi hiç hazmedemeyen bir oyuncu olmasına karşın çok acemice ve düşüncesizce savunmalar yapıp çok kısa sürede faul problemine giren bir oyuncumuzdu bu seneye kadar. Bu yaz NBA kampında çok güzel bir dönem geçirmiş gibi görünüyor. Hem fizik olarak kendini kısa sürede çok geliştirmiş, hem skor yüzdesini geliştirmiş hemde faul problemini biraz gidererek çok gereksiz yerlerde faul yapmamaya başlamış.

Takımdaki diğer dikkat çeken oyuncular Engin Atsür ve Cenk Akyol. Cenk Akyol'a dokunmak gerekirse, Ersan ile aynı zamanda ligimizde a takımlarında boy göstermeye başladılar. Ersan sakin ve disiplinli yapısı ile emin adımlarla kendini yetiştirdi ve yükseltti. Cenk Akyol ise çok aceleci ve acemice davranarak güzel bir kariyer sahibi olacakken kendisi birkaç yıl geriye götürecek davranışlar içerisine soktu. Bunun sonucunda kısa süreli bir Avrupa macerasından sonra tekrar takımına dönmek zorunda kaldı ve sıradan bir oyuncu görüntüsü çizdi. Oysa Ersan önce Barcelona'da kendini ispatladı ve takımın en iyi oyuncusu konumuna geldi ve birde Eurolig şampiyonluğu sevinci yaşadı. Şimdide NBA'da takımında ilk 5'i garantileyen bir oyuncu konumuna geldi.

Takımımızda daha önceki yeteneklerine göre oldukça gerilemiş ama yinede çok tecrübeli iki oyuncumuzda mevcut. Uzun zaman Real Madrid'de oynayan ve yıllardır Milli takımımızın değilmez oyun kurucusu Kerem Tunçeri eski günlerinden oldukça uzakta. Hidayet ise tam bir kayıpları oynuyor.



Bu iki oyuncumuzun üzerinde ısrar eden Tanjeviç takıma yarardan çok zarar veriyor. Çünkü şuana kadar yaptığımız tüm hazırlık maçlarında vasat seviyesinde performans sundular ortaya. İnşallah bu oyuncuların yerine genç oyuncularımıza daha fazla şans verirse çok daha iyi sonuçlar alacağımızı düşünüyorum. Milli takımımızın yine yürekten oynadığı takdirde Dünya şampiyonasında ancak ilk 4'ü zorlayacak bir düzen mevcut. Aksi takdirde guruplardan bile çıkamayabiliriz.

Bu sene en formda takımlar arasında Amerika var gibi. Genç ve NBA tecrübeli oyunculardan kurulu takımları her ne kadar savunma yapmaktan anlamasalarda havaya girdilermi en güçlü avrupa takımınıda silip süpürecek bir hava yakalıyorlar. İspanya geçen şampiyonalarda NBA patentli oyuncuları sayesinde büyük başaraılara imza atsalarda şu sıralar rotasyon değişikliğine gitmeye başlıyor gibiler bu sebeple daha önceki güçlerinden uzak kalacaklar gibi. İtalya ise uzun zamandır kayıpları oynamakta. Bodirogalı, Stankovic gibi dünya çapında kadroya sahip Sırbistan'da 2 şampiyonadır rotasyon değişikliğine gittikleri için çok vasat anlar yaşadılar. Ama bu sezon bu rotasyonu tamamlamış gibiler. Oynadıkları hazırlık maçlarında şampiyonanın en formda takımı gibi görünüyorlar. Yunanistan'da ise durumlar geçen şampiyona kadar parlak görünmüyor. Oyun kurucuları Diamantidis'in aldığı bazı cezalar yüzünden uzun zamandır milli takımdan uzak olması takımın performansını büyük ölçüde düşürmüş durumda. Almanya, Rusya, Brezilya şiddetle ve birazcıkta olsa Arjantin geçen yıllardaki güçlerini mumla arar durumdalar.

Litvanya, Slovenya ve Hırvatistan daha önceki senelerine göre bu sene formda takımlar arasında yer almakta. Toni Kukoc ve Alvidas Sabonis'li kadrolarından bu yana iyi bir jenerasyon yakalamayı bekleyen Hırvatlar bu sene emellerine ulaşmış gibiler. Litvanyalılar 2005 Dünya şampiyonasında bizden aldığı ağır yenilgilerden sonra yaşlanan kadrosunu gençleştirme çabasına girmişti. Tam 5 yıllık uğraşın sonunda tecrübeli oyuncuların yanına oldukça kaliteli gençler ilave oldukça güçlü bir takım haline getirmeyi başarabilmişler.

Benim tahminlerime göre bu sene ilk 8 aşağıdaki gibi olucak.

  • Yunanistan

  • ABD

  • İspanya

  • Sırbistan

  • Fransa

  • Litvanya

  • Slovenya

  • Türkiye


Sizlerde tahminlerinizi ve görüşlerinizi bildirin. Merakla bekliyorum. Bu şampiyonada izleyebildiğim Milli maçlarımız hakkında yorum yapmaya çalışacağım. Bazende diğer takımların genel hakkında yazılar yazmaya çalışacağım. Umarım şampiyona hakkındaki yazarılarımı beğenir ve ilgi ile takip edersiniz.